Prof.Dr. Mustafa ILICALIProf.Dr. Mustafa ILICALI


ŞİMDİ SÖZ MİLLETİN

DEMOKRASİ İÇİN REFERANDUM
Türk demokrasi tarihi açısından bakıldığında, Ülkemizin çok sesliliğe ve doğrudan demokrasiye adım adım gittiği bir dönemi yaşıyoruz. Tarihi darbelerle dolu olan Türkiye’nin bu makus tarihini değiştirmek için öncelikle darbeler sonucu hazırlanmış anayasadan kurtulması gerekliliği, hemen hemen her kesimin belirli zamanlarda dile getirdiği bir gerçektir. 27 Mayıs 1960’tan buyana darbe anayasaları ile yönetilen Ülkemizde, “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” sözü çoğu zaman slogandan öteye geçememiş, o derin anlamı maalesef tam olarak uygulamaya aktarılamamıştır. Mevcut anayasal sisteme göre her ne kadar yargı, yürütme ve yasama bağımsızlığı olsa da bu erklerin çoğu zaman diğeri üzerine baskı kurduğunu gördük, bunların örneklerini yaşadık. Siyaset kurumunun merkezinde yasama erki olan Meclis, ülke yönetiminin merkezinde ise yürütme erki olan askeri ve sivil bürokrasi vardı. Bu yapı, millet iradesinin ülke yönetiminde daha belirleyici olmasının her zaman önüne geçmiştir. 
‘Yeni Türkiye’ vizyonuyla 2023 hedeflerine doğru adım adım ilerleyen ülkemizin, vesayetten sıyrılmış ve her aşamasında millet iradesinin hakim olacağı bir anayasa düzenine ve yönetim anlayışına kavuşması için anayasa değişikliği, 339 oy ile kabul edilerek alkışlarla Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden geçti. Mevcut anayasa üzerinde yapılan ve Mecliste oylanan değişiklikler elbette halkın iradesinin etkin olması için yapıldı. Milletvekili seçilme yaşının 18’e indirilmesi ve koltuk sayısının 600’e çıkarılması, milli iradenin daha da etkin olması için birer somut adım. Millet iradesini egemen kılan bir anayasa değişikliği çalışması, yüzde elli gibi bir oy çoğunluğu ile iktidara gelmiş bir partinin, gücünü milletten alan bir iktidarın yapacağı/yapması gereken en doğal siyasi davranış biçimidir. 
TEHDİT OLARAK EKONOMİ VE TERÖR KULLANILIYOR 
AK Parti, anayasal süreçte bir dönüm noktası yaşadığımız bu dönemde, ekonomi ve terör olaylarıyla köşeye sıkıştırılmaya çalışılan Türkiye’nin, refahını ve huzurunu her daim sürekli kılmak için güçlü bir yürütme kanadı oluşturulmaya çalışılıyor. Ancak, Ülkemizin istikrarından ve gelişmesinden rahatsızlık duyanlar bu süreçte halkın kafasını bulandırmak için bu durumu fırsat olarak kullanıyorlar. Rejim değişikliği ve tek adamcılık laflarıyla insanları meşgul etmeyi, zihinleri bulandırma deniyorlar. İstikrarla büyüyen, müreffeh bir ülke için, yürütme erkinin güçlendirilmesini tek adamcılık yada rejim değişikliği anlayışı ile ifade edebilmek, gerçekten de art niyetli bakış açısı dışında başka bir anlayış ile izah edilemez. Tüm bunlara karşılık AK Parti olarak, tarihi darbe anayasalarıyla hafızalara kazınmış Türkiye’nin bu demokratik sürecini sekteye uğratmamak için hassasiyetle çalışılıyoruz. Bunun en güzel örneği MHP’nin desteğinin alınıyor olması. Milliyetçi bir ruha sahip, geçmişini sağlam zeminlere oturtmuş bir partinin ülke menfaatine olan bu değişikliğe destek veriyor olması, ülkenin geleceğini tehlikeye atılmadığının ve tek adamcılık söylemlerinin bir karalama propagandası olmaktan öteye geçmediğinin en önemli göstergesi. 
REJİM DEĞİŞİKLİĞİNE YÖNELİK 
TEK KELİME YOK 
Meclis tarihine geçecek olayların yaşandığı, anayasa değişikliği oylama sürecinde muhalefet cephesinden zaman zaman süreci sabote etmek için anayasa değişikliği ile ‘rejim değişikliğine gidildiği’, ‘parlamentonun yetkisinin ve gücünün azalacağı’, yönünde kafa karıştıran açıklamalar yapıldı. Yapılan bu açıklamaların altı o kadar boş ki. Araştırılmadan, incelenmeden, sadece halkın 
kafasını karıştırmak ve süreci çıkmaza sokmak için ortaya atılmış söylemlerden başka bir şey değil. Bizler bu maddeleri defalarca okuduk. Anayasa komisyonunun, komisyon üyesi olmadığım halde çalışmalarına katıldım. Genel kurulun her saniyesinde, başlamasından bitişine kadar bulundum. Muhalefeti, iktidarı dinledim ve rejim değişikliği adına hiçbir şey göremedim. Oylanan 18 maddede rejim değişikliğine yönelik tek bir kelime yok. Ayrıca değişiklikle birlikte parlamentonun gücü azalmayacak aksine artacak. Daha güçlü bir meclis ve daha etkin bir parlamento olacak. 
REFERANDUMDAN “EVET” ÇIKMASI DÜŞÜNCESİ MUHALEFETİ TELAŞLANDIRDI 
18 Maddelik anayasa değişikliği teklifinin meclisten geçmesiyle birlikte Referandum süreci başlamış oldu. Sivil anayasaya doğru gidilen süreçte mecliste olumlu olumsuz birçok olay yaşandı. Bu süreçte yaşanan olayların kökeninde yatan en önemli husus ana muhalefet partisinin gizli oyun ihlaline yönelik eleştirileri, hatta daha da öteye giderek kürsü işgalleri oldu. Gazi Meclisin insicamına yakışmayan, saldırgan bir tavır ve demokrasi ile bağdaşmayan yaklaşımlar izledik. Ben önceki dönemde de milletvekilliği yaptım. Anayasa oylamasının nasıl yapılacağını, başkan her oylamadan önce zaten ilan ediyor. Gizli oydan kasıt, kişinin iradesini rahat bir şekilde ortaya koymasıdır. Oy kullanan vekil, isterse oyunu kabinin içerisinde kullanır, isterse de daha pratik hareket edebilir. Yani oyunu kabinin içinde kullanması şart değil. İrade beyanında değerlendirecek olursak, bir kimsenin etkisinde kalması mümkün değil. Zaten oylama sonuçlarına bakacak olursak, etki altında kalma söz konusu olsa bütün turlarda farklı sonuçlar çıkmazdı. Demek ki düşüncelerde değişiklik olabiliyor. CHP’nin süreci sabote etme çalışmalarının temel sebebi, referandum sonucunda “Evet” çıkacağını garanti görüyor olmasıdır. Bu nedenle referanduma gitmeden ne yapıyorsak yapalım telaşını görmemek mümkün değil. 
Referandumla birlikte 2019 yılında Ülkemiz çok verimli bir yönetime kavuşacak. Bende 26’ıncı dönem milletvekili olarak bu değişiklikte imzam atıyor olmam nedeni ile kendimi şanslı sayıyorum. Yeni dönemin ülkemize ve milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.

10.03.2017

Parlametre
Serbest Kürsü

Anket

Türkiye'nin Dış Politikasını Olumlu Seyirde Güçlendirecek Ana Unsur Nedir ?
Yankı Dostluk Platformu
  • Facebook'ta Yankı Dergisi
  • Twitter'da Yankı Dergisi
  • Youtube'ta Yankı Dergisi