YAVUZ KAYA                                                              ykaya@yanki.com.trYAVUZ KAYA ykaya@yanki.com.tr


BU İSRAF NEDEN?

Dünyayı temelden etkileyen finansal kriz ve henüz tam farkına varamadığımız küresel ısınma tehlikelerini yaşadığımız bir ortamda, israfın ve keyfi uygulamaların en aza indirilmesi, verimliliğin en üst seviyelere çıkarılması acil önem arz eden bir durum olarak gündeme taşınmalıdır.

Devlet dairelerimizde, iş yerlerimizde, konutlarda, ulaşım, turizm, gıda, enerji, sağlık, doğal kaynaklar, eğitim ve zamanı kullanmada israfın neresinde olduğumuzu bilmiyoruz. Öğrenmek istemiyoruz. Öğretmek isteyenleri ise önemsemiyoruz.

Türkiye İsrafı Önleme Vakfı araştırmalarına göre; ülkemiz yılda 214 milyar liralık kaynağını israf ediyor, kaybediyor.

Başka bir bakış açısıyla ülkemiz yılda;

Toplam 2 milyon 739 bin derslikli 171 bin okul, toplam 3 milyon 379 bin yataklı 11 bin 263 adet hastane, beher adedi 70 bin liralık 3 milyon adet traktör, adedi 150 bin liradan 1.425 bin adet konut, km’si 2 milyon lira olan kaliteli otoyoldan 107 bin km. otoyol veya her biri 500 milyon lira olan 428 adet fabrika yapabilecek kadar potansiyelini israf ediyor. Boşa harcıyor ve heba ediyor.

İsraf alanlarımızı kısaca açacak olursak;

Öncelikle, nesillerin nesillere taşıdığı iç borç faizi. Dünyada hiçbir ülkeye nasip olmayacak böyle bir felaketi her yıl, her ay, her hafta ve her gün sırtımızda taşıyor ve bununla yaşıyoruz. Ülke olarak 2008 yılı sonu itibariyle ödediğimiz iç borç faizi yıllık 43.6 milyar TL. Dış borç faizi 5.9 milyar TL. toplamda ise 49.5 milyar TL. Günlüğümüze 136 milyon TL, haftalık 952 milyon TL, aylık ise 412.500 milyon TL düşmekte.

Sosyal güvenlikte dünden bugüne geldiğimiz nokta ise, yılda 35 milyar TL açık hazineye borç olarak yazılmaktadır. Her yıl tahsil edilen primlere ilaveten bu rakam bütçeden sosyal güvenlik sistemine aktarılmadığı zaman, zaten açlık sınırının altında perişan ettiğimiz emeklilerimizin, hangi gerçeklerle karşılaşabileceğini varın siz düşünün.

Kamu kuruluşlarında lüzumsuz, hedefsiz, faydasız ve/veya keyfi olarak yapılan, her çeşit uygulamaları israfımızın bir başka yönü olarak görmekteyiz. Ülke çapında kullanılan kamu araçlarımızın günde sadece bir saat benzin tasarrufu yapmaları halinde, yılda kaç yataklı ve tam teşekküllü hastane yapabileceğimizi veya kaç işsizimize iş bulabileceğimizi hesapladığınızda ulaşacağınız rakamlar inanın ki sizi çok şaşırtacaktır.

Bireysel olarak ise; evlerimizde, iş yerlerimizde, okullarda, ekmek, su, elektrik, kağıt, ısınma ile ilgili israflarımızın en aza indirilmesi gerekmektedir.

Suyumuzun ne durumda olduğuna bakacak olursak; son yıllarda artan dünya nüfusu ve bunun sonucu artan su talebi ise küresel bir su krizini beraberinde getirmektedir. Petrol için yapılan savaşlar, önlem alınamazsa, "su" için misliyle yapılacağa benziyor.

Su’da tespit edilen bir gerçek var ki; o da, dünya nüfusu bir kat artarken, su kullanımının iki kat artmasıdır. Komşularımızın su konusunda bizlere neleri yaşattığını hafızalarımızda dururken bilmemiz gerekir ki; su zengini sayılmamız için kişi başı asgari yıllık 8 bin m3 su düşmesi gerekmektedir. Oysa ülkemizde kişi başına 1.430m3 su düşmektedir. Bu da bizim su zengini bir ülke olmadığımızı göstermektedir. Hatta önümüzdeki 25 ve 50 yıl sonrasını hesapladığımızda ise, bu oran çok daha aşağılara düşecek ve su sıkıntısı yaşayan ülkeler konvoyuna katılacağız. Bu gerçekten hareketle; vakit geçirmeden su konusunda israfı önleyecek, verimliliği artıracak politikalar üretilmelidir.

Kültürümüzde hayat mücadelemizi hep "ekmek kavgası" olarak nitelendiririz. Ekmek bir hayat sembolüdür. Ekmeği bir nimet olarak kabul eden bizler, onu nasıl israf ettiğimizi bilmek ve bunu düşünmek zorundayız. TMO’nun yaptırmış olduğu bir araştırmaya göre;

Ülkemizde günde 123 milyon ekmek üretilmektedir.

Kişi başına günde 333 gr. yılda ise 121 kg. ekmek tüketmekteyiz.

Tespitlere göre üretilen ekmeğin yüzde 5’i israf edilmektedir. Yani her gün 6 milyon ekmeğin israf edildiğini hayal edebilir misiniz? Basit bir tarifle her gün altı tane Samsun şehrine yetecek kadar ekmeği israf etmekteyiz.

Enerjide durumumuz diğerlerinden farklı değildir. Tasarruf konusundaki potansiyelimiz ortalama yüzde 25 olarak hesaplanmıştır. Bu durum konutlarda yüzde 35’e kadar çıkabilmektedir. Enerjinin verimli kullanılması ve israfın en aza indirilmesi konusunda devletimizin çocuklar için yarattığı bir çizgi film kahramanımız dahi yoktur. Binalarda yapılacak olan yalıtım ve doğru malzeme uygulamalarıyla elektrik ve ısı tasarrufunun yıllık 11 milyon 500 bin ton petrole eşdeğer olduğunu düşünebiliyor musunuz?

Kağıt israfı ise hepimizin okul sıralarında duyduğu, ancak bilinçli bir tasarruf kültürüyle hiçbir zaman uygulamadığı manidar bir durumdur. Bunun için ülkemizin akciğeri olan ormanların nasıl eksildiğini göremediğimiz için bizleri etkilememektedir. Burada temel olarak bir ton kağıdın 17 ağaç ve bunun da 70 m2 orman olduğunu unutmamamız gerekmektedir.

İsraf alanlarına bu konuda çalışma yapan sivil toplum kuruluşlarının verilerinden elde ettiğimiz bilgiler ışığında çok kısa olarak değindik. Burada ana tema, ülkemizi yönetenlerin bu gerçeği görmeleri ve istikbalimizi direk olarak ilgilendiren israfı önleme, verimliliği arttırma ve tasarrufu teşvik etme konusunda gerçekçi politikalar üretmelerine vesile olmaktır.

Çünkü israfı önleme konusunda başarılı olduğumuzda, ülkemizde yol, hastane, okul, konut sorununun tamamen çözüleceği ve yaşam standardımızın en az yüzde 75 artacağı açıkça görülmektedir.

Gelecek sayıda buluşuncaya kadar esenlikler dilerim.



20.06.2009

Parlametre
Serbest Kürsü

Anket

Türkiye'nin Dış Politikasını Olumlu Seyirde Güçlendirecek Ana Unsur Nedir ?
Yankı Dostluk Platformu
  • Facebook'ta Yankı Dergisi
  • Twitter'da Yankı Dergisi
  • Youtube'ta Yankı Dergisi