YAVUZ KAYA                                                              ykaya@yanki.com.trYAVUZ KAYA ykaya@yanki.com.tr


ÇOCUKLARIN KANIYLA HARİTA ÇİZİLMEZ !

    ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, İsrail Başbakanı Ehud Olmert ile yaptığı görüşmede, artık yeni bir Ortadoğu’nun şart olduğunu ilan etti.

    Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) veya Genişletilmiş Ortadoğu Projesi (GOP) olarak sunulan ve Ortadoğu’ya “hürriyet, demokrasi, insan hakları, hukuk ve zenginlik ” vaat eden projeden bölge ülkeleri ve halkları yararına henüz bir işaret ve gelişme yok. Mümkün de görünmüyor.

   İşgal, katliam, bebeklerin, sivillerin kanı ve gözyaşı var.

   Emperyalist güclerin ulaştığı yerde de, kenarında durdukları yerde de, akan kanın sahipleri hep masum halktan oluşuyor.

   Herkesi birbirine vurduruyorlar. Parça parça olmuş sömürgeler halinde yeni bir Ortadoğu haritası için planladıkları her şey için uygun bir adım...

   Bir tarafta ABD–İsrail ve yan destekçi olarak AB koalisyonu; diğer tarafta İran–Suriye–Hizbullah koalisyonu Lübnan topraklarında savaşıyorlar.

   Ateşkes ise sadece kendi askerlerinin dinlenmesi ve ihtiyaç molası bağlamında… Çünkü ateşkese rağmen keyfi bombalama devam etmekte.

   Öyle bir fütursuzluk sürmekte ki; BM, İsrail tarafından öldürülen gözlemcileri için bile, kınama mesajı yayınlayamıyor !

   Beyaz Saray’ın şu ana kadar izlediği politikaya bakarak cevap arayacak olursak:

   1– İşgalcilerin çıkarlarını tehdit eden yapıları bertaraf etmek ve bu ülkelerde yönetimleri değiştirerek kukla yapılar meydana getirmek,

   2– Yer altı zenginliklerini kontrol altına almak ve Ortadoğu’ya tamamen hakim olmak,

   3–ABD ve gerçek müttefiki olan İsrail’in BOB projesi çerçevesinde, planlarının tatbikini sağlamak,

   4-Her Müslüman yapıda ve coğrafyada, ılımlı İslam modelleri ile, ABD’ye bağlı, kolay yönetilebilen ve talimat alan İslam ülkeleri yaratmak.

   Yeni harita taslakları bize bir gerçeği ifade etmektedir.

   Amerika, İngiltere ve İsrail, Birinci Dünya Savaşı sonunda çizilen Ortadoğu’nun artık süresini tamamladığına inanıyor.

   20. yüzyılın başındaki hâkim güçlerin çizdiği Ortadoğu haritası yerine, şimdi kendilerinin hazırladıkları yeni bir Ortadoğu çizmeye çalışıyorlar.

    İsrail–Hamas, İsrail–Hizbullah çatışmasına bakılırsa, Lübnan’da yaşananların ABD–İsrail ile İran–Suriye cepheleri arasında taktik bir “ön savaş” olduğu tahmin edilebilir.

   Hizbullah, Hamas gibi islami örgüt ve yapılanmaların kırılması ve etkisiz hale getirilip dağılması halinde, sonraki hedeflerin Suriye ve İran olacağı açıkça görülmekte.

   Amerika, İsrail’in Lübnan’a başlattığı sivilleri de hedef alan, alt yapıya, yol, köprü, baraj, santral, hastane, sığınak demeden yaptığı saldırıyı ilk günden itibaren ‘meşru müdafaa’ olarak değerlendirip arka çıkmakla yetinmiyor, bir taraftan, siyasi alanda da İsrail’e destek vermeye devam ediyor.

   Roma Konferası’nda İsrail’e ateşkes çağrısında bulunulmasını engelleyen Amerika idi. BM Güvenlik Konseyi’nin, dört BM görevlisinin İsrail bombardımanı sırasında öldürülmesini kınamasını önleyen de yine Amerika oldu.

   Dünya ateşkes çağrısında bulunamıyor, BM kendi personelinin öldürülmesini bile kınamaktan aciz kalıyor ! Bunun manasını varın siz anlayın deniyor taraflara. Bir bakıma meydan tamamen İsrail’e boş olarak teslim edilmiş durumda.

   Dünya; Amerika, İngiltere ve İsrail üçgeninin hiçbir zaman ve mekan içerisinde kabul görmeyecek planlarına, adil ve kalıcı bir çözüm geliştirmedikçe, Ortadoğu’da insanca yaşamak, barış, demokrasi, ve istikrar beklemek hayalcilik olur.

   Ortadoğu’ya sadece askeri güçle şekil vermenin hata olduğunun bir an önce görülmesi herkesin yararına olacaktır.

   Bizi önemli ölçüde bu bölgede yaşanan süreç ilgilendirmektedir.

   Bölge; tarihi, kültürü, toplumsal yapısı ve inançları çerçevesinde bizim de içinde bulunduğumuz bir girdap olarak hep önümüzde olacaktır.

   Lübnan’ın sığınakları dahil, her şeyini yerle bir eden İsrail’e: “Bu meşru müdafaadır. Devam edin” diyen, bizim dost ve müttefikimiz (!) Amerika, PKK konusunda bize nasıl davranmaktadır? Yorumu doğru yaptığımızda, irade zaafımızın boyutlarını görmüş oluruz.

   Bütün dünyanın aklıyla, mantığıyla, duygu ve düşünceleriyle birleştiği bir noktayı ifade etmemiz gerekirse; ‘Çocukların Kanıyla Harita Çizilmez’ savı, bir dünya gerçeğidir.

FATİH TERİM HATA YAPIYOR

   Yurt dışında kazandığımız zaferlere baktığımızda, milli duygularımızın hangi seviyelerde şahlandığını en iyi ölçenlerden biri olarak, Fatih Terim’in yaptıklarına bir anlam veremiyorum.

   Ülkemizin kulüplerinin birine yurt dışından transfer edilen ve sadece alacağı milyon dolarlar sebebiyle ülkemizde bulunan Aurelio’yu Türk Milli takımına aldı ve oynattı.

   75 Milyonluk Türkiye’de, Milli Takımımıza bir Türk futbolcusu bulmaktan ve onları yetiştirmekten aciz kalanlar, bu davranışlarını, “o bir Türk vatandaşı oldu” diye izah etmektedirler.

   Ülkemize para için gelenler, Türk Milli Takımında nasıl yer alabilir? Nasıl Türk sayılabilir?

   Göğsüne taktığınız ay-yıldızlı bayrak, rengini dolarlardan mı almıştır?

   Bu vatan uğruna ölmeye hazır gençlerimiz bitti, çaresiz kaldık da, Brezilyalı’dan Türk mü yarattık?

   Bu işe olumlu bakanlara sormak istiyorum; yurt dışından para için ülkemize gelen yabancıların taşıdığı Ay-Yıldız bayraklı takımı, biz Türk Milli Takımı olarak mı kabul edeceğiz?

   Onların şaşkın bakışları ve müstehzi ifadeleri altında, bizler ayağa kalkıp İstiklal Marşı mı söyleyeceğiz?

   Her taraftan dejenere edilmeye çalışılan milli yapımız, bu şekilde kimlerin emellerine hizmet etmiş olacaktır?

   Başka ülkeler bizi ilgilendirmez. Türk sporcularına hakaret, Türk Bayrağı’na ihanet sayılacak bu uygulama bir daha teklif dahi edilmeyecek şekilde derhal sonlandırılmalı ve Türk Milleti’nden özür dilenmelidir. Gelecek sayıda buluşuncaya kadar esenlikler.



05.08.2006

Parlametre
Serbest Kürsü

Anket

Türkiye'nin Dış Politikasını Olumlu Seyirde Güçlendirecek Ana Unsur Nedir ?
Yankı Dostluk Platformu
  • Facebook'ta Yankı Dergisi
  • Twitter'da Yankı Dergisi
  • Youtube'ta Yankı Dergisi