Prof. Dr. ABİDİN KUMBASAR      akumbasar@hotmail.comProf. Dr. ABİDİN KUMBASAR akumbasar@hotmail.com


AKSAYAN DEMOKRASİMİZ

Ülkemizin çıkarcı politikacıları, yönetime gelip, ülke değerlerini yandaşlarıyla paylaşmak için, " Demokrasi " yi, sadece" Herkesin oyunu serbestçe kullandığı siyasal rejim" olarak tanıttılar. Oysa gerçek demokrasi ancak, halk kitlelerinin politikaya bilinçli katılımı, siyasal partilerin toplum sorunlarına çağdaş sos yo-ekonomik çözüm önererek rekabetleri ve çağdaş seçim yasaları varsa söz konusu olabilir. Ülkemizde çok partili seçimlerin başladığı 1946 dan beri halkın duyguları sömürülerek oyları toplanmış, kitleler yoz eğitimle bilinçsizleştirilmiş, halkın egemenliği yerine halk adına konuştuklarını savlayan egemenlerin istekleri gerçekleşmiştir.Yönetimler, serbest seçimlerle gelmiş olsalar da, sadece kendilerine destek verenlerin çıkarını gözetirlerse demokrasi olma niteliklerini kaybedecekleri gerçeğini hiç önemsememişlerdir.Ülkemizde olduğu gibi tüm toplumun çıkarını değil de, toplum içinde sadece inanç ya da çıkar birliği içinde olduğu kesimlerin isteklerini gözeten partilerden başka türlü bir davranış da beklenemezdi. İlk deneme olan "Demokrat Parti"olayından ders alınmamış, onun mirasçıları olduklarını söyleyen partiler zinciri, aynı karşı devrimci yöntemleri uygulayarak, halk kitlelilerini aldatıp oylarını kapmayı başarı saymışlardır. Adalet Partisi fısıltı yöntemiyle, simge olarak seçtiği, açılmış kitap üzerindeki A ve P harflerinin, Kutsal kitap, Allah ve Peygamberi temsil ettiğini yaymış, inanç sömürüsü yöntemini yıllarca kullanmıştır. Aynı harfleri simge olarak kullanarak devrim karşıtlarının doğal mirascısı olduğunu göstermek isteyen Anavatan Partisinin girişimine askeri yönetim izin vermediğinden, partinin simgesi AP olarak değil de ANAP olarak belirlenmiştir. Siyasal yasaklar kalkınca kurulan Doğru Yol Partisi de oy toplama yöntemlerinin o zamanki şampiyonu Sayın S Demirselin kişiliğinden güç almak için, simge olarak seçtiği DYP harflerinin, Demirselin Yeni Partisi anlamına geldiğini yayarak kitlelerin oyunu almıştır. Bugünkü parlamentonun bileşiminden yakınan eski politikacıların hiç birisi, bugüne kadar gelişen olayların düzenleyicisi ve sorumlusu olduklarını yadsıyamazlar. Halk kitlelerini yoz eğitimle geri bırakan da, duygu ve inanç sömürüsünün yolunu açan da, seçim yasalarını kendi çıkarlarını gözeterek düzenleyenler de onlardır. Açtıkları yoldan onların kullandıkları yöntemlerle birileri, daha baskın çıkarak yararlanıp onları geçmişse, kendilerinden başka kimseyi suçlamaya hakları olamaz. Eski politikacılardan hangisinin, Adalet ve Kalkınma Partisinin A ve K harflerinin, Allah ve kul’ u simgelediği söylentilerini yaydığı söylemlerine bir itirazı olabilir? Yıllardır halk kitlelerini, iyi giden şeylerin kendilerinin başarısı, kötü olaylarınsa yazgıdan olduğunu söyleyerek aldatanların yazgılarına katlanmaları gerekir.

Sorunların çözümü için tüm ülke aydınlarının halk kitlelerine gerçekleri anlatmaları, çağ dışı düşünce ve yöntemlerle hiçbir sorunun giderilemeyip olacakların yine, yazgıdan diye yutturulmaya çalışılacağını bildirmeleri gerekir. Sosyal Demokrat olduklarını söyleyenlerin bile başuçlarına şeyhlerin öğütlerini asıp, o öğütlerden esinlendiklerini söyledikleri, halkın oylarını almak için din bilgisi hocasıyla elele tutuşup karşı devrimcilerin yöntemlerini kullandığı siyasal ortamda gerçekler anlatmak, zor olsa da, tek çıkar yoldur.

Son seçimlerden alınan sonuçlardan, halk kitlelerinin, geçmişin olaylarının sorumlularını cezalandırdıkları anlamını okumak gerekir. Siyaset tiranları, beklenenin çok gerisinde oy almanın nedenlerini kendilerinde aramalı, geleceğe yönelik davranışlarını ona göre düzenlemelidirler. Siyasal başarıları için umutlarını karşıtlarının başarısızlığına bağlamaktan başka bir çözüm üretemeyen partiler gelecekte de kimseye güven veremez, başarılı olamazlar.

Ülkemizde "Demokrasi" nin aksamadan, çağdaş düzeyde ve tüm olması gereken özellikleriyle gerçekleşebilmesi için, 1 Halkın, çağdaş eğitimle biliçlendirilerek sorumluluğunu bilen yurttaşlar düzeyine getirilmesi, 2. Siyasal partilerin, duygu ve inanç sömürüsü yöntemini kullanmak yerine, sorunlara gerçekçi, sosyo-ekonomik çözüm önerileri getirerek oy istemeleri, 3. Çağdaş nitelikli siyasal partiler ve seçim yasalarının düzenlenerek yansız uygulanması yolundaki adımların bir an önce atılması kaçınılmazdır.

Öneriler, olanaksız ve ütopya gibi görünse de umutsuzluğa kapılmamak, yüce Atatürk’ ün Gençliğe Hitabesi’ ndeki kadar olumsuz koşullarda bile başarıya ulaşılabilineceğine yürekten inanmak gerekir.



01.09.2008

Parlametre
Serbest Kürsü

Anket

Türkiye'nin Dış Politikasını Olumlu Seyirde Güçlendirecek Ana Unsur Nedir ?
Yankı Dostluk Platformu
  • Facebook'ta Yankı Dergisi
  • Twitter'da Yankı Dergisi
  • Youtube'ta Yankı Dergisi