YAVUZ KAYA                                                              ykaya@yanki.com.trYAVUZ KAYA ykaya@yanki.com.tr


KOORDİNATÖR (!)

   Kürt devleti K.Irak’ta ABD’nin kanatları altında kuruldu. Kontrol tamamen ABD’nin elinde. Bu durumda; PKK Kuzey Irak’ta olduğuna göre ABD koruması altında !

   Her şey gözlerimizin önünde cereyan ederken, bize PKK Koordinatörlüğünü teklif eden kim, Amerika. Kendiliğinden koordinatör atayan kim, Amerika. K.Irak’ı temsilen Barzani’den PKK için koordinatör atamasını isteyen kim, Amerika.

   Anlaşılmasın formülüyle, yolu nereden dolaylı kılarsanız kılın, bu bir, ABD eliyle terör örgütünü muhatap kabul etme değil midir? PKK’nın, bu koordinatör uygulamasına verdiği tepkiyi yetkililer hiç unutmamalı ve her sayfaya dip not olarak kaydetmelidir. Ne diyor PKK? ABD’nin koordinatör girişimini çok olumlu bulduklarını ve bunun kendilerinin tanınma manasına geldiğini söylüyor.

   Şimdi biz koordinatör hesaplarıyla epeyce bir süre geçirip oyalanacağız. Ya sonrası ?…

   Bu hesapların bizim hayrımıza olmadığı ve yolumuza döşenen mayınların sadece bir bölümü olduğu ortaya çıkarsa, o zaman ne olacak?

   Bu garip tesadüfler her zaman bizimle beraber yaşamak zorunda mıdır? Kürt devletini kuran da, PKK’yı koruyan da, bizim Mehmetçiğin (sözde) dostu da Amerika.

   Bu nasıl iştir demeye gerek var mı?

   İki yüzlü ejderhalar için, iştah kabartan bir ülke olduğumuzu herkes biliyor da, sadece biz mi anlayamıyoruz. Sonuçta biz yine kaderimizle ve bölünme tehlikesiyle baş başa mı kalacağız?

   ABD, yer altı zenginliklerine hükmetmek ve hakimiyetini güçlendirmek için yalanla geldiği bölgede, ekonomik, siyasi ve içtimai bütün dengeleri alt üst etmiştir. On binlerce sivili, çoluk çocuk demeden katletmiş ve iç savaş çıkarmak için her yolu denemiş ve hatta başarmıştır da.

   Bütün bunlar; bölgemizde kuvvetle muhtemel yeni kargaşaların ve krizlerin ayak sesleri gibi gelmektedir.

   Bazılarının icazet için yarıştığı Amerikalılar kimdir? Tarih kitaplarındaki unutulmaz bir acı gerçeği hatırlayalım isterseniz.

   1945’te Amerikalılar Japonlarla baş edemeyeceklerini anlayınca, Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası attılar. Bu kabul edilemez insanlık dışı faciadan sonra, Japonya kayıtsız şartsız Amerika’ya teslim oldu. İkinci dünya savaşında 35 milyon insan öldü. 20 Milyon insan ise sakat kaldı.

   Hiroşima ve Nagazaki, Amerika’nın dünyamıza hediye ettiği ve bugün maalesef dünyanın unuttuğu insanlık faciasıdır. Bu canavarlık sonunda oluşmuştur ki, milletler hep iki yüzlü şablonlarla arenaya çıkmışlar ve birbirlerine gülümseyerek zarar verme yarışına girmişlerdir.

   Yarım yüzyıl önceki Başkan Truman ile, yarım yüzyıl sonraki başkan W. Bush arasında fark var mıdır?

   PKK’nın; ABD gözetiminde Büyük Orta Doğu (BOP) siyasetine uygun olarak terörist faaliyetlerine devam ettirileceği endişesini taşımaktayım. Çünkü gerek K.Irak’ta ve gerekse ülkemizin kırsalında PKK’ya lojistik desteğin nasıl ve kimlerce verildiğini ve bunun aksaksız devam ettiğini düşünecek olursak, durumu daha iyi kavrayabiliriz.

   Sivrisineklerle mücadele ederek geldiğimiz yer burasıdır.

   İkiyüzlü dünyanın aleyhimize yarattığı her türlü siyasete karşı, her karışında şehit kanı bulunan Türk vatanını bölme planlarına müsaade etmemeli ve dış politikada milletçe ortak bir reaksiyon verebilmeliyiz.

   Vebali çok ağır olan bu görev; Milletimizin gözünde ve gönlünde lider pozisyonunda olan, tüm devlet ve siyaset adamlarımıza düşmektedir.

   PAPA’YI KUTLAMAK LAZIM !

   Papa 16.Benedikt, anavatanı olan Almanya’nın Bavyera eyaletine yaptığı gezide İslam Dinine yönelik sert bir çıkış yaptı ve “İslam’daki cihat fikrinin içerdiği şiddet, mantığa ve Tanrının planına aykırıdır” dedi ve kutsal (!) Papa devam etti; “Muhammed, vazettiği inancı kılıçla yayma emrinden başka hangi yeniliği getirmiştir, gösterin bana.” diyerek İslam’a ve İslam dininin Peygamberi Hz.Muhammed’e hakaret etti.

   Karikatür krizinden sonra aslında bu, bir malumun devamı olmuştur. Çünkü, Papa’nın ağzından duyduğumuz bu inciler, Avrupa Birliği ve ABD’nin bize ve İslam dünyasına bakışlarının en açık ilanıdır.

   Bu sebeple, Papa aslında kendi dünyasını ifşa ederek ele vermiş ve bize iyilik yapmıştır.

   Şimdi, Papa’ya cevap yetiştirmek ve ona kızgınlık ölçü-lerimizi gösterme yarışına girmek yerine, Papa hazretlerinin önümüze serdiği bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirerek; Kilisenin keyfi uygulamaları sonucunda Hristiyanlığın bu günkü sömürgeci durumu ile, keyfi uygulamalara kesinlikle izin vermeyen, barış, güven, ilim, mutluluk ve esenlik hedeflerini emreden İslamiyeti kıyaslayarak cevap vermek lazımdır.

   Papa’nın İslam dini hakkındaki kanaati, tarihi gerçeklerle ve İslamiyet’in dini temelleriyle örtüşmemektedir. Papa, İslam dinine karşı asırlar boyunca kanla ve engizisyon metotlarıyla yürütülen savaşın kaynağını kendi tarihlerinde aramalıdır.

   Aslında bu saldırılar; İslam ülkelerinin emperyalist güçler karşısında sinmek ve susmak yerine, silkinip dayanışma içerisinde olmalarını anlama ve günümüze kadar yapmış oldukları olağanüstü hatalarını düzeltme fırsatlarıdır.

   Avrupa Ortaçağ ‘da, özgürlük açısından en karanlık yıllarını yaşarken ve insanlar Kilise’nin uyguladığı Engizisyon kanunları altında inlerken, İslam ülkeleri ve özellikle Anadolu’nun ilim ve irfan yuvası haline geldiğini, Vatikan Devleti’nin Başkanı, Katolik’lerin dini lideri, Vatikan Holding’in yöneticisi olan sayın Papa’nın öğrenmesine yardımcı olmak gerekmektedir. Şiddet dini olarak anladığı ve anlatmaya çalıştığı İslam dinini en güzel şekilde yaşayan; Anadolu’da Yunus Emre’ler, Hacı Bektaşi Veli’ler, Mevlana’lardan insan sevgisini ve insanı Tanrı’da, Tanrı’yı da insanın içinde bulma zenginliğini, sömürgeci beyinlere işlemek, insanlığa en güzel hizmettir.

   Şimdi, Papa’ya kızıp oruç bozmak yerine, verdiği bu fırsatı değerlendirmek daha uygun değil mi?

   Ne diyelim, kaderde Papa hazretlerine teşekkür etmek de varmış.

Gelecek sayıda buluşuncaya kadar esenlikler…



05.09.2006

Parlametre
Serbest Kürsü

Anket

Türkiye'nin Dış Politikasını Olumlu Seyirde Güçlendirecek Ana Unsur Nedir ?
Yankı Dostluk Platformu
  • Facebook'ta Yankı Dergisi
  • Twitter'da Yankı Dergisi
  • Youtube'ta Yankı Dergisi