Haberler > GÜNCEL >CEMAAT'TEN AÇIKLAMA
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil, "Anayasal düzenin riske girmemesi için Sayın Cumhurbaşkanı'nı göreve davet ediyoruz." dedi.
Gazeteciler Ve Yazarlar Vakfı başkanı Mustafa Yeşil, Swissotel'de düzenlediği basın toplantısında gündemde yer alan konulara ilişkin açıklamalarda bulundu.
İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın sözlerini siyaset tarihinin kara lekesi olarak nitelendiren Yeşil "Bu nefret ortamında Anayasal düzenin riske girmemesi için Sayın Cumhurbaşkanı'nı göreve davet ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu süreçte aktif rol oynaması aciliyet teşkil etmektedir" dedi.
AK Parti'de yaşanan istifalar sonrası Başkana Erdoğan'ın "Meğer AK Parti'ye de bazı tuzluklar sızmış" sözlerine de yanıt veren Yeşil "Hükümetin, 11 yıldır yanılmışız, fark etmemişiz, içimize sızılmış gibi inkar eden ve görmemezlikten gelen bir durumda olması esef verici bir durumdur. Hükümet 11 yıldır kimin tuzluk kimin ekmeklik olduğunu fark edemedi de 17 Aralık'tan sonra mı fark etti?" şeklinde konuştu.
Yeşil'in açıklamalarından satırbaşları;
Nefret söylemi ile toplum gerilmektedir. Ülkenin huzuru, istikrarı ve ekonomisi büyük risk altına girmiştir. Hizmet hareketine yönelik bir linç girişimi yapılmaktadır. Haşhaşi, içi boş veli, ananas gibi öfke söylemlerle nefret suçu işlenmektedir.
"CUMHURBAŞKANI'NI GÖREVE DAVET EDİYORUZ"
Bu nefret ortamında Anayasal düzenin riske girmemesi için Sayın Cumhurbaşkanı'nı göreve davet ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu süreçte aktif rol oynaması aciliyet teşkil etmektedir. İçişleri Bakanı'nın nefret dili siyasi tarihimizin kara bir lekesi olarak hatırlanacaktır.
Hizmet camiası ülkesini seven herkes gibi hakkını ve hukukunu savunmaya devam edecektir. Camia hiç bir zaman gayrimeşru işlere tevessül etmeyecektir.
AK PARTİ'DE YAŞANAN İSTİFALAR
Sayın Gülen’in meslek hayatının değişik kesimlerinde birçok insan ziyaret etmiştir.” diyen Yeşil, “Benim birçok defa farklı müşahedelerim oldu. Partilerinden ayrılmak isteyen kişilere bugüne kadar Gülen’in asla farklı bir niyet ve düşünce ile ayrı bir proje kapsamında bir cümle söylediğine dair hiçbir şey hatırlamıyorum. Hatırlarsınız, Hakan Şükür’ün Hizmet’le ilgili olumsuz söylemlerin arttığı bir dönemde Hocaefendi’ye ayrılmak istediğini ifade ettiğinde ‘Asla ayrılma Mevcut oradaki arkadaşların huzurunu kaçıracak bir görüntü verme’ diye ısrar ettiğine şahidiz. Istifa edenlerin her birinin kendi iradeleriyle istifa ettiğini, hatta Idris Bal’ı açıklamalarında ‘Eğer benim Sayın Gülen’in talimatıyla istifa ettiğime dair bir belgeniz, bir tespitiniz varsa ben vekillikten istifaya hazırım’ dediğini hepimiz biliyoruz. Gülen’in 'Kim ne iş yapacaktır? Kim istifa edecektir? Kim kalacaktır?' Bu manada, bu tarzda bir gündemi olmamıştır. Ve geçmişte de benzer hadiselere şahit olmadık. Bugün bunların ısrarla gündeme getirilmesi, kara propagandanın malzemesi olarak görüyor ve değerlendiriyoruz.
"TÜRKİYE ADINA CİNAYET OLACAKTIR"
Örgüt kavramı ile kastedilen şey Hizmet Camiasına yönelik bir söz ise, bu kıyafetin bu bedene uymayacağı ortadadır. Hukuk dışı bir takım bilgi ve belgeler üretilecekse bu tüm Türkiye adına büyük bir cinayet olacaktır. Unutulmamalı ki Camia iktidarın demokratik zeminlerden uzak olduğu dönemlerde de bu iftiralara uğramış ve beraat etmiştir. Buna rağmen örgüt ve çete kavramlarının tekrar ortaya atılması, hukuki bir gerekçe değil tamamen bir algı yönetimine matuf unsurlar olduğunu görüyoruz.
"CUMHURBAŞKANI'NIN HAKLARINI KULLANMASI GEREK"
Sayın Cumhurbaşkanı'nın görevleri hukukta bellidir. İlgili tasfiyeler, fişlemelerle vb.. ile ilgili Sayın Cumhurbaşkanımız çeşitli araştırmalar yapabilir. Yasaların Cumhurbaşkanı'na verdiği hakları kullanmasının gerektiği hatta vaktinin geçtiğini düşünmekteyiz.
"SÜLEYMAN İSİMLİ ŞAHSI TANIMIYORUM"
Algı inşası ve kara propagandaya yönelik çeşitli ses kayıtları ortaya çıktı. Süleyman isimli şahsı ben 30 yıllık Hizmet hayatımda ne gördüm ne de tanıyorum. Bu zatın ilgili ses kayıtlarıyla ilgili Muhterem Hocaefendi'nin avukatlarının yaptığı açıklama ile bu kişinin Hizmetle bir ilgisinin olmadığı açıklandı ve dile getirildi. Ayrıca Sayın Gülen'in kim istifa edecektir kim kalacaktır yönünde bir gündemi hiçbir zaman olmamıştır.
GÜLEN NEDEN TÜRKİYE'YE DÖNMÜYOR?
Hocaefendi'nin ABD'de kalması ile ilgili kendi ifade ve açıklamaları olmuştur. Gerek Başbakan'ın gerek başka siyasilerin kendisini ülkeye davet ettiğini biliyoruz. Bugün yaşadıklarımız, Hocaefendi'nin geri dönme noktasındaki tereddütlerinin haksız olmadığını bize gösterdi.
"TUZLUKLARI YENİ Mİ FARK ETTİLER?"
Hizmet 50 yıllık süreç içerisinde ilkelerinden hiç bir zaman vazgeçmemiştir. 17 Aralık'tan sonra AK Parti çok farklı söylem ve kavramlarla karşımıza çıktı. Ama hizmet yine insan hakları, hoşgörü ve kardeşlik diyor. Hükümetin, 11 yıldır yanılmışız, fark etmemişiz, içimize sızılmış gibi inkar eden ve görmemezlikten gelen bir durumda olması esef verici bir durumdur.
Hükümet 11 yıldır kimin tuzluk kimin ekmeklik olduğunu fark edemedi de 17 Aralık'tan sonra mı fark etti?
"BU ÜLKEDE DEMOKRASİNİN KALMADIĞININ GÖSTERGESİDİR"
Kaygımız şahsi değil. Zümrevi de değil. Kaygımız demokratik ilerlemelerin kaybı, toplumsal kaos ve ekonomik kriz kaygısıdır. Savaş ve kavga iki eşit yapı arasında olur. Biz sivil bir yapıyız. Elbette tavsiye, teklif ve önerilerimiz olacaktır. Bu talepleri gerçekleştirecek olan da iktidardır. İktidar herhangi bir sivil yapıyı tahribata yönelmişse bu bu ülkede demokrasinin kalmadığının göstergesidir.
"ORTADA BİR ALGI OYUNU VAR"
Çok ciddi çelişkileri iç içe yaşıyoruz. Biri Cumhurbaşkanı'nın dinlenmesi meselesidir. Başbakan'ın ofisine böcek konulmasında belli bir tarafa suçlamalar yöneltilmişti. Yargıtay ise bir açıklama yaptı ve bize yapılan bir şikayet yada başvuru yok dedi. Demek ki bu bir algı oyunuydu.
"AVUKATLARI, GÜLEN'İN 6 AYDIR DİNLENDİĞİNİ AÇIKLADI"
Sayın Gülen'in avukatları Fethullah Gülen'in son altı aydır dinlendiğini açıkladı. Bunun üstüne siz Cumhurbaşkanı'nın dinlendiğini miting meydanlarında dile getirip, yapılan yasadışı kayıtlardan bahsedeceksiniz. Bu bir çelişkidir.
Camia hakkında kullanılan ifadeler bir kaç yıl önce başlayan suçlamaların sonucudur.
"ŞİDDET OLAYLARINA KARŞI OLDUĞUMUZU DİLE GETİRDİK"
Suikast iddialarının gündeme gelmesi son derece kaygı vericidir, ürkütücüdür. Biz Hizmet olarak her türlü şiddet olaylarına karşı olduğumuzu ve desteklemediğimizi dile getirdik. Şiddet dili kullanmadan, nefret dili kullanmadan anlaşma, görüşme sonuca ulaşma yolunu kullanmamız lazım. Biz sivil bir yapı olarak, birlikte yaşama kültürünü tesis etmek için çalışıyoruz.
Ülkede birliği ve beraberliği temin edecek olanlar, sorumluluğu en üst düzeyde olanlardır.
"YIPRATMA DİLİ KULLANANLARIN SESLERİ KESİLECEK"
Hukuk elbette paralel yapı ile de işlemelidir. Hizmet yaptığı faaliyetlerin hepsini kamuoyu önünde şeffaf bir şekilde yapmıştır. Gazete köşelerinde tehdit dili kullanan küçük kalemler var. Biz bunlardan neden endişe edelim? Biz bu tarz söylemleri 28 Şubat'ta yaşadık, biz bu seslere itibar etmiyoruz. Biz yine illede demokrasi diyoruz. Birileri varsın yıpratma dili, propaganda dili kullansın. Bu dili kullananların sesleri nasıl daha önce yok olup gittiyse şimdi bu söylemleri yapanların sesleri de gidecektir.
"MİLLETVEKİLLERİ BİRBİRLERİYLE YARIŞIYOR"
Milletvekilleri şirazeden çıkmış söylemlerine daha ne ekleyebilirim diye hakaret dilini kullanmakta adeta yarışıyorlar. Vekaletlerini temsil ettikleri insanlara karşı bunun saygısızlık olduğunu söylemek istiyorum. 11 yıldır tanıyamadığı insanları 17 Aralık sabahında Neocon olarak mı tanımıştır? 'Badem bıkıylı neoconlar' kavramının altını dolduracak belge ve bilgileri varsa buyursun ortaya koysunlar.
"CUMHURBAŞKANI GÜL'DEN TALEPTE BULUNUYORUZ"
İktidar mensupları masum insanlara hakaret diliyle saldırmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanı Gül'ün kucaklayıcı, tarafsız temsili nedeni ile biz kendisinden böyle bir talepte bulunuyoruz.
EKONOMİDE YAŞANAN SIKINTILAR
Bugün yaşanan ekonomik durum TÜSİAD'ın dile getirdiği hukuk zeminindeki sıkıntılardan kaynaklanmaktadır. Bu ülkede hukuku işlemez hale getirirseniz ekonomiyle ilgili bir başka suçlama unsuru aramanıza gerek yok. Güvensizlik ortamında tabi ki yabancı sermaye de Türkiye'de yatırım yapmakta tereddüt edecektir.
"ÜLKE MESELELERİ TWITTER'DA ÇÖZÜLMÜYOR"
Ülke meseleleri twitter'da konuşularak çözülmüyor.Hizmetin AK Parti gibi sosyal medyada kadrolu elemanlarının olması söz konusu değildir.
Hizmet Suriye konusunda 'Kimse Yok Mu' vesilesiyle üzerine düşeni yapmaktadır. Suriye meselesine reel çözüm projeleriyle bakmaktadır.
"HÜKÜMETİ BERTARAF ETMEK SÖZ KONUSU OLAMAZ"
Demokratik seçimle gelmiş bir hükümeti bertaraf etmek söz konusu olamaz. Hizmet Hareket'inin savaştan yana olması söz konusu değildir.
Haberler.com
03.02.2014
Yorumlar
Bu Habere Ait Yorum Bulunmamaktadır.