Haberler > GÜNCEL >BİLİM SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI DR. FARUK ÖZLÜ'YE ZİYARET

.
.
.
.
.

.
.
.
.
.
.
.
.
Türkiye’yi gelişmiş ülkeler sınıfına sokacak en önemli üç temel ayak; Bilim, sanayi ve Teknoloji.
Türkiye’nin yerli ve milli üretim atağının lokomotifi olacak bu alanda neler yapılıyor ve neler yapılmalı?
Türkiye nereden nereye geldi?
Hedefleri ve projeleri neler? 
İşte tüm bu sorularımızı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı  Dr. Faruk Özlü’ye yönelttik.

  

Türkiye’de sanayi alanındaki son 16 yıldaki değişimi ve gelişimi bizlere özetler misiniz?
 İmalat sanayi sahip olduğu üretim yeteneği, gayri safi milli hasılaya net ihracat yoluyla sağladığı katkı ve diğer sektörler üzerindeki yüksek çarpan etkisi ile sürdürülebilir büyüme hedeflerini gerçekleştirecek öncelikli sektördür. Bakanlığımız tarafından yapılan tüm çalışmaların ana hedefi sanayiimizin sahip olduğu üretim yeteneğinin yüksek katma değer oluşturacak şekilde dönüştürülmesidir.
2017 yılı TÜİK rakamlarına göre, imalat sanayiimiz, ihracatımız içerisinde 93,7 düzeyinde paya sahiptir. Diğer taraftan 43,5 milyar dolar düzeyinde dış ticaret açığı verilmiştir. İthalatımızın 73,3’ünü oluşturan ara mallarının yurtiçinde üretiminin sağlanması, dış ticaret açığımızın azaltılması ve sanayiimizin katma değerinin artırılması için önem arz etmektedir.
Uzun dönemli bir perspektiften bakıldığında, Türkiye’nin küresel ekonomiyle bağını kuran öncü sektörün imalat sanayi olduğu görülmektedir. Bu nedenle katma değeri yüksek nitelikli bir imalat sanayi yapısında yaşanacak dönüşüm, Türkiye ekonomisinin geleceği için büyük önem arz etmektedir.
Türkiye’nin orta gelir grubundan üst-orta gelir düzeyine yükselişi, düşük teknolojili üretim yapısından orta teknolojili üretim yapısına geçmesi sayesinde olmuştur. Bu kapsamda; Türkiye ekonomisinin yüksek gelirli bir ekonomi olması ve orta gelir tuzağı tehlikesiyle karşı karşıya kalmaması için sanayi yatırımlarının bölgesel ölçekte dengeli bir şekilde dağılması, imalat sanayisinin gelişiminin hızlandırılması ve katma değeri yüksek ileri teknoloji ürünlerin üretim ve ihracat içerisindeki payının artırılması önem arz etmektedir.
Teknoloji düzeyinin artması, üretimde katma değeri artıracak ve geliri istikrarlı hale getirecek, bu durum da refahın artmasını ve ekonominin sağlam temeller üzerine oturmasını sağlayacaktır.
Bu amaçla öncelikle büyüme potansiyeli, ülkeye katkı, küresel trendler ve ulusal fizibilite göstergeleri değerlendirilerek odak sektörler belirlenmiştir. Kimya ve ilaç, yarı iletken ve elektronik, makine ve teçhizat, motorlu kara taşıtları, ve gıda sanayiinin yanında tüm sektörlerle olan yatay ilişkisi ve sanayinin dijital dönüşümündeki kilit rolü nedeniyle bilişim ve yazılım odaklanılacak sektörler olarak tespit edilmiştir.
Yerlileştirme ve kendi teknolojisine hakim bir sanayi oluşturma hedefi doğrultusunda, ülkemiz imalat sanayiinin uluslararası düzeyde rekabet edebilmesi ve sürdürülebilir bir üretim yapısı için, ithal girdilerin yurt içinde üretilmesi, küresel pazara entegrasyonu ve dışa bağımlılığın azaltılması amacıyla Yerlileştirme Ürün Programı başlatılmıştır.
Yerlileştirme çalışmalarına temel teşkil etmesi amacıyla, imalat sanayimizin 130 milyar dolarlık ara malı ithalatını oluşturan 2.739 adet ürün grubunu; teknoloji düzeyine göre önceliklendirilerek yaklaşık 20 milyar dolara karşılık gelen 43 ürün grubu tespit edilmiştir.
Sektör temsilcilerimizle birlikte, söz konusu ürünlerin yerlileştirme yol haritaları üzerinde çalışılmaktadır.
Diğer taraftan yerlileştirme çalışmalarının ilgili Bakanlıkların katkısıyla ortak akıl ile yürütülmesi için 2018/1 sayılı Başbakanlık Genelgesi ile Başbakan Yardımcısı Başkanlığında, Bilim, Sanayi ve Teknoloji, Ekonomi, Gümrük ve Ticaret, Kalkınma ve Maliye Bakanlarının katılımları ile Yerlileştirme Yürütme Kurulu teşekkül ettirilmiştir. Kurul’un sekretaryası Bakanlığımız tarafından gerçekleştirilecektir.
Sanayide Yüksek Teknolojiye Geçiş Programı kapsamında, odak sektörlerde yürütülecek programlarla, odak sektörlerin 87 milyar dolar ilave katkısı ile sanayi katma değerinin iki katına çıkarılması, yüksek teknolojili ürünlerin ihracatımız ve sanayimiz içerisindeki payının 15 seviyesine getirilmesi hedeflenmektedir. 
 
ÖNCELİĞİMİZ YÜKSEK TEKNOLOJİ
Ülkemiz, teknoloji yatırımları ve ar-ge bakımından hangi konumdadır? Dünyanın gelişmiş ülkelerine nazaran bu alanda yapılan çalışmaları ve hizmetleri değerlendirir misiniz?
Cumhuriyetimizin 100. Yıldönümünde bilim ve teknoloji alanındaki en önemli hedeflerimizden biri, Ar-Ge harcamalarının GSYİH içindeki payının 3’e çıkarılmasıdır. Bu amaçla, Ar-Ge’ye ayrılan kamu bütçesini 2008-2016 döneminde 80 oranında artırmış ve OECD Bilim, Teknoloji ve Sanayi Göstergeleri 2017 Raporu’na göre artış hızında Almanya, Fransa, İngiltere gibi AB ülkeleri ile ABD, Japonya, Kanada, Kore gibi dünyanın önde gelen ülkelerini geride bırakmış durumdayız.
Ekonomik kalkınma ve gelişmenin en önemli itici gücü olan teknolojiye liderlik eden ülkeler aynı zamanda yüksek gelir grubunda yer alan gelişmiş ülkelerdir. Teknolojiye sahip olmak, üretmek ve ihraç etmek, çarpan etkisiyle kalkınmayı ve refahı da beraberinde getirmektedir.
76,7 milyar dolarlık toplam dış ticaret açığımızın 43,5 milyar dolarlık kısmını imalat sanayisi oluşturmaktadır. Ülkemizin 2023 hedeflerine ulaşması yolunda en önemli adımlardan birinin yüksek teknolojili imalat sanayi ürünlerin ihracattaki payının yükseltilmesi olduğuna inanıyoruz. Orta yüksek teknoloji ürünlerinin ihracattaki payının 35’lere ulaşmasıyla ülkemizin son 15 yılda orta düşük teknoloji grubundan orta yüksek teknoloji grubuna geçiş yapmış olması bu yönde olumlu bir ilerlemeye işaret etmektedir. Bakanlık olarak uzun vadeli hedefimiz ise yüksek teknolojili ürünlerin ihracattaki payının 2026 yılında 13-15 seviyesine çıkarılmasıdır.
 
Kamu-üniversite-sanayi işbirliğini geliştirerek, üniversitelerin ve firmalarımızın Ar-Ge faaliyetlerini gerçekleştirmelerini sağlamak amacıyla, ülkemizde 2002 yılında sadece 2 olan Teknoloji Geliştirme Bölgesi bugün 51 İl’de 77’e ulaşmıştır. 2002 yılında bu bölgelerdeki 50 olan firma sayısı bugün 4.916’ya yükselmiştir. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nde istihdam edilen nitelikli personel sayısı 500’den 47.526’ya çıkmıştır. 27.749 Ar-Ge projesi gerçekleştirilmiş olup, hali hazırda 8.316 proje devam etmektedir. Önümüzdeki dönemlerde de 81 İl’de Teknoloji Geliştirme Bölgesi kurmayı hedefliyoruz.
 
Dar mükellef kurumların Türkiye’deki işyerleri dâhil, kanunî veya iş merkezi Türkiye’de bulunan sermaye şirketlerinin; organizasyon yapısı içinde ayrı bir birim şeklinde örgütlenmiş, münhasıran yurt içinde araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunan ve en az 15 tam zaman eşdeğer Ar-Ge personeli istihdam eden, yeterli Ar-Ge birikimi ve yeteneği olan birimleri Ar-Ge Merkezi belgesi ile belgelendirilmektedir. Şubat 2016 da yürürlüğe giren Ar-Ge Reform Paketi ile Tasarım Merkezleri de Ar-Ge Merkezleri gibi destek kapsamına alınmaya başlanmıştır. Bu şekilde küçük ve orta ölçekli işletmelerinde desteklerden faydalanmasının önü açılmıştır. 14 Mayıs 2018 tarihi itibariyle 885 Ar-Ge Merkezi, 215 Tasarım Merkezi faaliyet göstermekte ve bu merkezlerde elli bine yakın nitelikli personel istihdam edilmektedir. Ayrıca bu merkezlere ait tescillenmiş 2.500’e yakın patent bulunmaktadır. 2018 yılı sonuna kadar Ar-Ge Merkezi ve Tasarım Merkezi toplamının 1.350’ye ulaşması beklenmektedir. Bu kapsamda Türkiye genelinde Ar-Ge merkezi ya da Tasarım merkezi kurma kabiliyeti olabilecek firmalar tespit edilerek yerinde bilgilendirme toplantıları, sunumları yapılmaktadır.
AVANTAJIMIZ GENÇ VE DİNAMİK NÜFUSUMUZ
Türkiye’nin 2023 hedefleri kapsamında; Bakanlığınızın yeri ve önemi nedir? Sizlerin bu kapsamda hedefleriniz ve çalışmalarınız nelerdir?
Ülkemizin 2023 hedeflerine ulaşması noktasında Bakanlığımıza önemli sorumluluklar düşmektedir. Söz konusu hedefler ile eşgüdümlü bir şekilde Bakanlık olarak son dönemdeki faaliyetlerimizi yerlileştirme ve sanayimizin dijital dönüşümü olmak üzere 2 ana eksen etrafında şekillendiriyoruz.
Bakanlığımız bünyesinde başlatılan ve çok yönlü ve çok boyutlu olarak sürdürülen Türk sanayisinin dijital dönüşümü çalışmaları kapsamında öncelikli olarak odaklanacağımız sektörler Kimya ve İlaç, Motorlu Kara Taşıtları, Makine ve Teçhizat, Yarı İletkenler ve Elektronik ile Gıda olarak belirlendi. Dijital Dönüşüm çalışmalarının koordinasyonu ve yönlendirilmesi amacıyla, TOBB, TİM, TÜSİAD, MÜSİAD, YASED ve TTGV’nin katılımlarıyla Sanayide Dijital Dönüşüm Platformu’nu oluşturduk. Hedefimiz imalat sanayimizin dijital dönüşümünü sağlarken, öncelikle siber fiziksel sistemler, yapay zekâ/sensör/robot teknolojileri, nesnelerin interneti, büyük veri, siber güvenlik, bulut bilişim gibi alanlarda olmak üzere kritik ve öncü teknolojilerin yerli üretiminin sağlanmasıdır.
Dijital dönüşüm ile birlikte Bakanlığımızın bir diğer odak noktası ise yerlileştirme çalışmalarıdır. Belirlediğimiz odak sektörlerde ithalatın yüksek olduğu ürün gruplarında yerli üretimi teşvik etmeye yönelik faaliyetlerimizi yoğunlaştırdık. 24 Ocak 2018’de Başbakanlık Genelgesi ile kurulan ve sekretaryasını Bakanlığımızın yaptığı Yerlileştirme Yürütme Kurulu’nun temel amacı Türk sanayisinin ithalat bağımlılığının azaltılması, uluslararası pazara entegre olarak geliştirilmesi, rekabet gücünü artıracak programların ortak akıl ile hayata geçirilmesi ve orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerin sanayimiz ve ihracatımız içindeki payının artırılmasıdır. Kurul ilk etapta yerlileştirilmesi planlanan 43 ürün grubu belirlemiş olup bu ürünlerin Türkiye'de üretilmesi durumunda cari açıktan yaklaşık 20 milyar dolarlık bir kısmın kapatılacağı öngörülmektedir.
Özellikle son dönemlerde yürütülen faaliyetler ile ülkemizde Ar-Ge ve yenilik ekosisteminin belli bir seviyeye ve olgunluğa ulaştığını düşünüyoruz. Bundan sonraki süreçte ise Ar-Ge ve yenilik ekosistemimizin dijitalleşme, yerlileşme ve katma değerli, yüksek teknolojili üretim ekseninde şekillenmesi ve yetkinlik kazanması gerektiğine inanıyoruz. Bu yolda en önemli avantajımız genç ve dinamik nüfusumuz olacaktır. Sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli insan gücü yetiştirme noktasında Bakanlığımız önemli çalışmalar yürütmektedir. Bunlardan birisi 300 OSB’de 300 Teknik Kolej kurulması projesidir. 2017 yılı içinde 9 adet kurulan bu kolejler ile nitelikli ara eleman ihtiyacını karşılamayı ve meslek liselerini gençliğin gözünde cazip hale getirmeyi hedefliyoruz. Sanayi 4.0 kapsamında gençlerimize dijital beceriler kazandırılması amacıyla mesleki ve teknik liselerin müfredatına siber güvenlik, büyük veri işleme, web tabanlı kodlama, bilişim etiği, bilgi ve veri tabanı güvenliği, mobil uygulamalar gibi başlıklar eklenmiştir.
Diğer yandan üniversitelerle ve akademisyenlerle eğitim işbirlikleri noktasında; YÖK’ün 100 alanda 2.000 doktora öğrencisine destek verdiği 100/2000 Doktora Bursu programında desteklenen alanlara “veri analitiği, yapay zekâ, bilim ve teknoloji politikaları, tedarik zinciri yönetimi ve Ar-Ge yönetimi” alanları da eklenmiş, bunun yanı sıra 15 araştırma üniversitesi ile Proje Yönetimi, Ar-Ge, Teknoloji ve İnovasyon Yönetimi ve Bilgi Teknolojileri Yönetimi konularında Sürekli Eğitim Merkezlerince sertifika programı düzenlenmesi için protokol yapılmıştır.
Ayrıca Bakanlık olarak destek ve teşvikler ile Ar-Ge ve yenilik faaliyeti yürüten firmalarımızın ve girişimcilerimizin yanında yer almaktayız. TÜBİTAK ve KOSGEB tarafından girişimciler, KOBİ’ler ve akademisyenlere sağlanan çok çeşitli desteklerin yanı sıra, 15 tam zaman eşdeğer Ar-Ge ve 10 tam zaman eşdeğer tasarım personeli çalıştıran firmaları Ar-Ge Merkezi ve Tasarım Merkezi belgesi vererek özel sektörün Ar-Ge ve tasarım faaliyetlerini teşvik ediyoruz. Türkiye çapında faal 56 adet Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nde Ar-Ge faaliyeti yürüten startup’lara gelir ve kurumlar vergisi muafiyeti, gelir vergisi stopajı teşviki gibi önemli vergi teşvikleri uyguluyoruz.   
Teknoloji geliştirme bölgelerinin yapısı ve işleyişi; üniversite sanayi işbirliğini, işletmeler arası ortak Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerini ve yenilikçi girişimciliği en üst düzeye çıkarmak üzere etkinleştirilecektir. TGB'lerin daha fazla katma değer üretmesi amacıyla belli alanlarda odaklanmaları sağlanacak, performans değerlendirmesi yapılacak ve Ar-Ge ve mentörlük faaliyetleri artırılacaktır. TGB'lerdeki firma ve insan kaynağı sayısının ve niteliğinin artırılması sağlanacaktır. TGB yönetimlerinin firmalara yönelik etkin eğitim ve danışmanlık hizmetleri verecek şekilde kapasiteleri güçlendirilecektir. Ayrıca, gelişmiş TGB'lerin daha az gelişmişlere yönelik tecrübe paylaşımını ve mentörlük yapmalarını sağlayıcı mekanizmalar geliştirilecektir.
 
YERLİ OTOMOBİL 2021’DE YOLLARDA
Türkiye’nin özlemi “yerli otomobil” konusundaki çalışmalardan bahseder misiniz? Yerli otomobil ile ilgili hedefleriniz nelerdir?
Türkiye’nin Otomobili Projesi Ortak Girişim Grubu İşbirliği Protokolü, Sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde gerçekleştirilen tören ile, 02.11.2017 tarihinde imzalamış ve Ortak Girişim Grubunda yer alan 5 firma kamuoyuna tanıtılmıştır. Türkiye, fikri ve sınai mülkiyet hakları yerli bir şirkete ait olan bir otomobilin tasarlanması, geliştirilmesi, üretilmesi için çalışmalara başlamıştır. Protokol’ün amacı, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer alma hedefine katkı sağlayabilecek fikri ve sınai mülkiyet hakları kurulacak yerli bir şirkete ait olan bir otomobilin tasarlanması, geliştirilmesi, üretilmesi, satış ve dağıtım sisteminin oluşturulması için, şirketleşme sürecinde projenin gerektirdiği faaliyetlerin çerçevesinin belirlenmesidir.
 
İmzalanan protokol ile Bakanlığımız ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği koordinasyonunda Anadolu, BMC, Kıraça, Turkcell ve Zorlu gruplarından oluşan Türkiye’nin Otomobili Ortak Girişim Grubu (OGG) teknik ve mali fizibilitenin belirlenen hedefler doğrultusunda sonuna gelmiştir
 
Türkiye’nin otomobili süreci sorunsuz şekilde ilerliyor. Türk sanayisinin geldiği noktayı göstermesi bakımından bir simge de olacak Türkiye'nin otomobili, çağın gerektirdiği bütün donanımlara sahip bir otomobil olacak. Bu proje iki fazlı olup, ilk 24 ay şirketleşme ve tasarım aşaması, İkinci 24 ay üretim aşaması olacaktır. Projede hedefimiz; 2019’da prototip üretimini gerçekleştirmek, 2021 yılının sonuna doğru ise Türkiye’nin Otomobili’nin yollarda olmasıdır.
 
ANA HİZMET POLİTİKAMIZ YERLİ VE MİLLİ ÜRETİM
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile başlayan “yerli ve milli” üretim atağında; bilim, sanayi ve teknoloji alanında yaşanan gelişmeler ve ileriye dönük yapılacaklar ve yapılması gerekenler nelerdir?
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile başlayan ve hükümetimizin ana politikası olarak benimsediğimiz yerlileştirme ve kendi teknolojisini üreten bir Türkiye hedefi doğrultusunda, imalat sanayiimizin rekabetçiliği ve sürdürülebilir bir üretim yapısı için, ithal girdilerin yurt içinde üretilmesi, küresel pazara entegrasyonu, cari açığın ve dışa bağımlılığın azaltılması amacıyla “Yerlileştirme Ürün Programını” başlattık. Yerlileştirme Ürün Programı ile cari açığı 3 yılda 30 Milyar dolar, 10 yılda 100 Milyar dolar azaltacağız. Bu amaçla ithal bağımlı olduğumuz ürünler içerisinde önceliklendirilmiş 43 ürün grubunu odak sektörler çerçevesinde belirledik ve yerlileştirme çalışmalarımıza başladık.
Kamu alımlarında yerli ürünlerin kullanımını teşvik eden uygulamalar getirdik; yenilik, yerlileşme ve teknoloji transferini sağlamaya yönelik Sanayi İşbirliği Programlarını (SİP) hayata geçirdik. Sağlık, Enerji ve Ulaştırma alanındaki projelerde uygulamaya başladık.
GİRİŞİMCİLERE TAM DESTEK
Girişimcilerin önünü açmak için yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz? Girişimcilere mesajlarınız nelerdir?
KOSGEB aracılığıyla 1990-2002 döneminde 4.071 KOBİ’ye 14,5 milyon TL destek sağlanmışken, 2003 yılından bugüne kadar, KOSGEB Destek Programları kapsamında yaklaşık 320 bin KOBİ’ye 234 kat artışla 3,4 milyar TL destek sağladık.
Ayrıca, 2003-2018 yılları arasında 507.208 KOBİ'nin 19,8 milyar TL sıfır faizli kredi kullanmasını sağlayarak toplam 1,9 milyar TL kredi faiz desteği verdik.
Girişimci adaylarına kendi işletmelerini kurmak için geri ödemeli ve geri ödemesiz olmak üzere 150 bin TL’ye kadar destek sağlıyoruz. Bugüne kadar yaklaşık 52 bin girişimcimize 1.2 milyar TL destek sağladık.
Girişimcilerimizin Ar-Ge faaliyetlerini gerçekleştirebilmesi için Teknoparkları, Teknoparklarda çalışanları ve teknoparklarda yer alan firmaları her türlü destek ve vergisel muafiyetlerle destekliyoruz.
TGB’lerde gerçekleştirilen Ar-Ge, Tasarım ve Yazılım faaliyetleri, destek ve muafiyet kapsamında yer almaktadır.  Bunlar;
Gelir ve Kurumlar Vergisi İstisnası,
Gelir Vergisi Stopajı Desteği,
Gümrük Vergisi İstisnası,
Damga Vergisi İstisnası,
Sigorta Primi İşveren Hissesi Desteği
Olarak yer alıyor.
Geçen yıl çıkardığımız Ar-Ge Reform Paketi ile, Ar-Ge ve yenilik ekosistemimizde TGB’lerimiz için yeni bir dönemin başlangıcı sayılacak önemli katkılar sağlanmıştır.
TGB firmalarında çalışan personelin, yürütülen proje kapsamında veya lisansüstü eğitimi ile ilgili dışarıda geçirdikleri süreler, muafiyet kapsamına alınmıştır.
TGB’de yer alan firmalara Doğrudan Girişim Sermayesi sağlayan firmalar için vergi indirimi sağlanmıştır.
TGB firması veya Yönetici Şirketinde çalıştırılacak yabancı uyruklu Ar-Ge ve/veya tasarım personelinin istihdamı kolaylaştırılmıştır.
TGB’de Ar-Ge faaliyetleri gerçekleştiren ve projesini tamamlayan girişimci firmalara Teknolojik Ürün Deneyim Belgesi verilmesi kolaylaştırılmıştır.
TGB bünyesinde Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri ile Prototip Atölyesi kurulabilmesinin yolu açılmıştır.
Yine, Üretim Reform Paketi ile Temel Bilimler alanlarında en az lisans derecesine sahip Ar-Ge personeli istihdamı kolaylaştırılmıştır. TGB firmalarında ve TGB Yönetici Şirketinde istihdam edilecek Temel Bilimler mezunlarının maaşlarının brüt asgari ücret kadarlık kısmı, 2 yıl süre ile Bakanlığımız tarafından karşılanmaktadır.
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (TGB)’nde alt yapı, idare binası ve kuluçka merkezi inşasının Yönetici Şirket tarafından karşılanamayan kısmı Bakanlığımız bütçe imkanları çerçevesinde hibe olarak karşılanmaktadır.
GÜÇLÜ TÜKİYE HEDEFLERİNE HIZLA KOŞUYORUZ
Türkiye son yıllarda birçok operasyona maruz kaldı. Son olarak 15 Temmuz ihanet girişimini atlatan Türkiye’yi engellemek isteyen odaklara karşı neler söylemek istersiniz?
Cumhurbaşkanımız sn. Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, büyük ve güçlü Türkiye hedefine doğru hızlı koşmaya başlayan ülkemize ve milletimize karşı içerden ve dışardan her türlü engelleme ve hıyanet girişimleri de hız kesmeden sürmeye devam ediyor. Bu girişimlerin en büyüğü ve en haini olan 15 Temmuz ihanet girişimi de yine sn cumhurbaşkanımızın cesareti ve sağlam duruşu, milletimizin en büyük desteği ve inancı ile bir kez daha akamete uğratılmıştır. Bu hain odaklar ve onların işbirlikçileri ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar bu aziz millete diz çökertemeyecekler, bu ülkeyi ve birliğini bozamayacaklardır. 
Bu halkın, Şehitlerimizin ve gazilerimizin; ülkemiz için yaptıkları fedakârlıkların büyüklüğünü anlatmaya, kelimeler yetmez. Bu bedeller ve fedakârlık sayesinde; ezanlar susmuyor ve bayrağımız dalgalanıyor. Türkiye’yi hedef alan herkes şunu çok iyi bilmelidir: Ne pahasına olursa olsun; ezan susmayacak, bayrak inmeyecek. Bu topraklar; terör örgütlerine ve onların ağa babalarına karşı, her durumda savunulmaya, korunmaya devam edilecek. Hiçbir gücün, sınırlarımızın içinde veya dışında; bizi tehdit etmesine izin vermeyeceğiz. Milletimizi yüzyıllar boyunca ayakta tutan inanç ve aşk; her zaman diri olmaya devam edecektir.
Son 16 yılda Onca badire atlatan, iç ve dış çalkantıya rağmen ekonomimiz, istikrarlı büyümesini sürdürdü, bundan sonra da sürdürmeye devam edecek. Çünkü ekonomi, güven ve istikrar ortamında büyür. Herkes, bu güven ve istikrar ortamında yatırım yapmaktan çekinmez, işini, aşını büyütmek için çalışır. 2023 hedeflerine doğru güçlü bir şekilde ilerleyen Türkiye, dünyanın en büyük ekonomiye sahip 10 ülkesi arasına girmeyi de başaracaktır. Türkiye’nin bu çıkışını kimse engelleyemeyecek.
 
DAHA FAZLA İSTİKRAR
DAHA GÜÇLÜ TÜRKİYE
Önümüzde seçimler var. Seçmenlerinize vermek istediğiniz mesajlar nelerdir?
24 Haziran'da yapılacak olan seçimler Türkiye için bir milat olacaktır. Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi ile ülkemiz çok daha istikrarlı bir yapıya kavuşacak, tüm belirsizlikler ortadan kalkacak. Güçlü bir yönetim ve daha etkin bir meclis ile yönetimde istikrar kalıcı hale gelecektir. Kabına sığmayan Türkiye yeni yönetim şekli ile daha etkin ve güvenilir olacaktır. Seçimlere, belirsizlik ortamı olarak bakmak da yanlıştır. Ayrıca; seçimleri bahane ederek, seçimleri fırsat bilerek, ekonomimiz üzerinde spekülasyon yapılmasına da, asla izin vermeyeceğiz. Türk ekonomisi güçlü ve istikrarlıdır. Seçim atmosferi boyunca da güçlü olmaya, istikrarını korumaya devam edecektir.



30.06.2018

Yorumlar

Bu Habere Ait Yorum Bulunmamaktadır.
İsminiz
E-Mail
Cevabınız


Parlametre
Serbest Kürsü

Anket

Türkiye'nin Dış Politikasını Olumlu Seyirde Güçlendirecek Ana Unsur Nedir ?
Yankı Dostluk Platformu
  • Facebook'ta Yankı Dergisi
  • Twitter'da Yankı Dergisi
  • Youtube'ta Yankı Dergisi